Yer, Hatay bölgesi. Deprem tarihçesi.
Sene milattan sonra (MS) 115, ölü sayısı yaklaşık 260,000.
Sene MS 526, ölü sayısı yaklaşık 250,000.
Sene MS 458, ölü sayısı yaklaşık 80,000.
Sene MS 588, ölü sayısı yaklaşık 60,000.
Sene MS 847, ölü sayısı yaklaşık 20,000
Sene 1170, ölü sayısı yaklaşık 80,000.
Sene 1759, ölü sayısı yaklaşık 20,000.
Sene 1822, ölü sayısı yaklaşık 20,000.
Sene 2023, ölü sayısı şimdilik 55,000 (bu yazıyı yazarken).
Şimdi bana biri söylesin bu depremlerin hangisinde bir Amerikan donanma gemisi İstanbul’u ziyaret ediyordu? Eğer dünyada absürdlük yarışmasına katıldıysak “komplo teorileri” kategorisinde açık ara favoriyiz.
Bir depremin tetiklenebileceğini düşünen ilkokul talebelerini anlamak mümkün olabilir de,
Türkiye Uzay Ajansı Başkanının uzaydan atılan titanyum alaşımlı 10 metre çubuklarla 7-8 şiddetinde deprem yaratıldığını iddia etmesi inanılacak gibi değil. Bu bilgisizliğin başka bir boyutu, veya muhtemelen onu dinleyenlerin bilgisizliğinden faydalanarak bir takım siyasi kazançlar peşine düşmenin acı “PR” faturası. Bu densizlik malesef tarihe düşülen kara bir not ve biraz aklı olan insanların nezdinde rezil olma riski olarak hatırlanacak.
Absürdlük daha bitmedi. Şimdi böyle bir çubuk atılsa bunun patlamasını kimse görmeyecek mi? Yarattığı krater bulunmayacak mı? Yerin 100 metre dibine gitme rekoru kıran bu silah yerin 20 kilometre altına nasıl ulaşacak?
İma edilen ve bahsi geçen projenin adı THOR, Amerikanın hipersonik (sesden hızlı uçan) nesnelerden silah yapma projesi. Uzun yıllardır yapılan araştırmaların sonunda tungsten (titanyum değil) bir çubuğu uzaydan yere fırlatmanın maliyeti $250 milyon dolar gibi astronomik bir fiyata gelmesi projeyi durdurur. Zira böyle bir silahın yarattığı tahribat bunun yüzde bir maliyetinde normal silahlarla yaratılabilir. Bu tür fikirlerin peşinden koşan da bir tek Amerika değildir. Çin, Rusya, ve Kuzey Kore de buna benzer deneylerin ve projelerin olduğu bilinmektedir.
Şimdi işin gerçeğini açıklayalım. 7.8 şiddetinde bir depremin gücü 31 milyon Gigajoulle dur. Buda 7 buçuk milyon ton TNT ye karşılık gelir. Yani her 1 ton TNT yi 5 metrelik bir kamyona koysanız, arka arkaya dizildiklerinde nerdeyse dünyayı çevreleyen bir sıra olurlar. Atom bombası cinsiden düşünürsek bu yaklaşık 400 tane “Nagazaki”ye atılan atom bombası demektir. Son iki Hatay depreminin her biri bu seviyede bir enerji içerir.
THOR projesindeki 6 metrelik bir tungsten çubuğunu, (hadi diyelim $250 milyon harcayarak) uzaydan yere attığınızda saniyede 3,4 km (saatte yaklaşık 12,240 km) supersonic Mac 10 hızına erişebilirsiniz. Bunun kinetik enerji karşılığı 48 Gigajoulle, veya 11.5 ton TNT dir. Yani 12 tane dinamit kamyonu yeter. Bırakın dünyayı çevrelemeyi, iki durak öteye bile sıralanamaz bu kamyonlar. Sonuç olarak Gigajoulle (Gj) açısından bakıldığında 31 milyon Gj lik bir depremi 48 Gj ile bir tutmak bir fil ile sivrisineği ayırt edememektir.
Absürdlük daha bitmedi. Şimdi böyle bir çubuk atılsa bunun patlamasını kimse görmeyecek mi? Yarattığı krater bulunmayacak mı? Yerin 100 metre dibine gitme rekoru kıran bu silah yerin 20 kilometre altına nasıl ulaşacak? (Son hatay depremleri 20 Km derinliğinde).
Bilimsel bir otorite gömleği altında yapılan bu titanyum çubukları açıklaması düpedüz bir yalan. Bilerek, bilmeyerek. İşte bir komplo teorisinin anatomisi.
Heyecan veren bir yalan herzaman sıkıcı bir gerçekten daha çok itibar görmüştür insanlık tarihinde. Medeniyetin bekçiliğini yaptığını iddia eden bürokratlar için en önemli görevde bu heyecan veren yalanlardan milleti korumaktır. Bu teorileri uyduranların kendileri olmaları ise içler acısı bir durum. Trump Amerika’sının Türkiye izdüşümü gibi.
Komplo teorilerini dinliyorsanız ve bir ilginiz varsa şunu hatırlamanızı tavsiye ederim.
Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, en hakiki bullshit ise komplo teorisidir.