Soru 1: Sizce dünyanın sonu nasıl ve hangi nedenlerden dolayı gelecek?
Bence dünyanın sonu “insansızlıkla” gelecek. İnsanların var olduğu bir dünyada, bizi insan yapan, insana ait tüm özelliklerimizden vazgeçtiğimiz için tüm yaşayacaklarımızla yüzleşeceğiz. Kurduğumuz medeniyete bakarsanız, getirdiği sorunlar ortada. Gelecekte bu medeniyeti kurmuş insanlıktan, daha yavaş, daha doğa dostu, daha öldürmeyen, daha tüketmeyen ve kolektif bir sonuç beklemek hayalperestlik olur. Bizi biz yapan çoğu şeyden feragat etmiş durumdayız. Vicdan, saygı, yetinme, anlayış, estetik, doğayla barışık bir insanı yitiriyoruz. Bir de aklını ve beynini makinelere emanet ediyoruz. Bu türün var olduğu bir dünyanın sonu ancak bu türün toplu bir şekilde yaptığı ile gelecek. Kendi vasıflarını ve etik kodlarını geliştirmek yerine, kötülüğü yayan, yıkan, öldüren bir türe dönüşürseniz, olgunun önemi kalmaz. Büyük bir hızla koşuyoruz kendi sonumuza.
Soru 2: Kıyamet senaryolarından mı daha çok korkarsınız? Yoksa kendi kişisel kıyametinizden mi?
Kişisel kıyametimde muhakkak parmağım vardır. Parmağım olduğu şeylerden daha fazla korkarım. Telafi etme şansım olmazsa diye düşünürüm. Bir kıyamet yaratacak gibi yaşamamaya çalışıyorum. Zamanın ruhunun dayatmalarına rağmen, mananın madde ile savaşında olabildiğince mananın tarafında mücadele etmeyi tercih ediyorum. Kıyamet senaryolarında ise doğrudan etkim az. Onun için müdahale edemediğim bir şeyden korkma şansım daha az. Bir şey olacaksa olacaktır. Bu tip şeyleri tevekkülle karşılamayı yeğlerim.
Soru 3: İklim krizi gibi gerçek felaketler kapımıza dayanmışken, toplumun çoğunluğu neden felaket senaryolarına inanmaya daha çok meyilli? Komplo teorileri insanları hangi yönlerini besliyor sizce?
Gücü yok çünkü. İnsanlar çaresiz ve en önemlisi mutsuz. Zamanın ruhu insanları yorarken, beklentilerini karşılamıyor. Sanal gerçeklik sadece dış dünyada yok. İnsanların içinde yaşadıkları bir sanal gerçeklik hali var. Bipolar bir yaşam bu. Gerçeklerle ve zorluklarla mücadele etmek zor geliyor. Cesaret gerektiren bu durumda, gerçek ötesi bir rehavet hali daha inandırıcı gelebiliyor. Sanayi öncesi toplumlarda bilgi azlığından bu çelişki yaşanırken, sanayi sonrası toplumda, yani günümüzde bilginin çok fazla olması ve üretiminin hızına yetişilememesi böyle bir safsataya yol açıyor. İşte bu çok önemli bir kapının da açılmasına olanak sağlıyor; Bu tip insanların yaşadığı dünyada bu zaafı biliyorsanız, komplo teorileri ile yıkılmaz bir illüzyon yaratmanız kolaylaşıyor. Bu yolla, çoğu can yakıcı, yıkıcı konunun üstünün örtülmesi ve en önemlisi çaresiz, korkan ve sadece mutlu olmaya çalışan insanların kontrol altında tutulması daha da mümkün kılınıyor. Komplo teorileri, görünmez kılınmak istenen konuların yerine kullanılan bir afyon. Mutsuz insanların dünyasına hoş geldiniz!