Kelimeye Dönüş Deneme

Lara Lakay

Bilge Karasu’ya

Bir yerlerden yukarılara bakıyorum. Bu bir tren, burası çayır çimen, bu bir mezar, sevdiğimin koynu, bu bir kuyu, Paris’te katakomblar, bu bir uçak, Ağrı Dağı’nın altı, ben 2 yaşındayım, yukarıya bakıyorum, babam, anam, upuzun bacaklar evin her tarafında, doğum günleri, patikalarda ayaklarım, yılkı sürüsüyüm bir yaylada, bu bir bataklık, ucu aşınmış bir sayfa, bu bir sürüngen hayvan. Bir yerlerde yukarılara bakıyorum.

Yukarılar portakal çürükleri, bir Tanrının belli ki mevsimi geçti. Yukarılar bostan, şarabı ölümlüler içiyor. Yukarısı zamanın sürekli geri dönüşü, bengi döngü, Zerdüşt’ün hastalığı, havai fişekler, bir kuş vuruldu, tavan parçalanıyor, bir dağ havaya kalkıyor, bulutların üstünde bir krallık, bir boz ayı yavrusu kucağında koşuyor ormanın karanlığına, birinin elleri üstüme üstüme geliyor, gırtlağıma, yağmur yağıyor yukarıdan.

Sonradan anlıyorum yağmur yukarı doğru yağıyor.

Aşağısı can havli, yerin dibi. Herkesin yüreği birinin ağzında parçalanıyor. Toprak kurtları, mantar kökleri, evladını koruyan bir kuş, herkes herkesi yiyor. Sevişmek gibi diyorum. Ulan her şey sevişmek gibi, ölümsüzlüğü daha çok sevişmek için istiyorsun, biliyorum.

“Bazen insana ne oluyor biliyor musun? Sevdikçe kendini unutuyor, güzel huyları var ya mesela onlardan vazgeçiyor farkında olmadan, sonra sevdiği gidiyor da huylarına kavuşuyor geri. Farkında. Bu yüzden pek severim ayrılıkları.”-

Tren hızlandıkça, tepedeki evleri şu köyün, üstümüze düşüyor. İzliyorum, bedenim geçirgen, kırılmıyorum artık. Biliyorum şu tek odalı evler, sobalı salon, sobalı mutfak, sobalı yatak zaten yanmıyormuşuz gibi. Hanım, beyini çok sever. Bey kahvede. Bey gün ortasında rüya görüyor, en sevdiği pavyonda, sarışın bir hatunla dans ediyorlar, salyalar şişelerde, artık rakı yok. Boşluğa düşüyor sağ bacağı, düşecek sanıyor, korkup bir zıplıyor ki hatun artık kapkara bir karga.

Kargalar bellek için, kargalar intikam yarışları. Karga, hanımın intikamı. Hanım beyini çok severdi.

Karga, gidip alıyor bir gazete kupürünü, mavi mürekkepli bir kalem, yazıyor bir bilmece.

“Hatırlarsan ölürsün/Unutursan ölürsün.

Seç.”

Rüya bitiyor.

Pavyon yıkılıyor, hanım beyini çok seviyor.

“Firavun yaşıyor, hâlâ.

Henüz seçim yapmadı.”

Kapıcı karıları yok artık Kalamış’ta.

Naciye mesela kendimi bildim bileli güldü, yüzü gözü güldü, ağzı dişleri güldü, elleri güldü, merdivenleri de güldürdü üç kat. İyilik istedi plastik poşetlerden. Kaç lira koyardık ekmek üstü parasına. Almazdı. Anlamıyorum.

Ben gittim çünkü hiç aydınlamayacaktı bu odalar. Ben gittim ki aç şu perdeleri, aç şu hüznünü ne lodos varsa şu şehirde girsin gözüne.

Gözlerin kapkara artık, halbuki yeşildir, olmadı eladır gözün senin. Sapık dedim içimden, tanımıyorum artık ben seni.

Naciye üç kat çıkıyor bizim eve. Plastik poşetlerde artık okunmayan gazeteler ve bakkal ekmeği.

Paranın üstünü almış.

Tophane biliyorsun hep kudurgan hayvan gibi hırlar durur sittin senedir bu şehirde. Bir yandan ısırmaz, ısıramaz, sevdiğin yoksa dişin çürür. Tophane çürük meyveler artık.

Sürgüne giden, kendine yazar mektubunu. Dünyadaki bütün adaları saymaya çalışıyorum haritayı açıp. Bıkıyorum, bir kez olsun adalar saysın beni.

Rüzgar, bezirgan gibi sallıyor ortalığı. Pahalıya satacak insanlığı.

Mahir, sabahları kara kuşlar gibi ortalıktasın. Şans mısın, lanet mi, seçemiyorum. Yine de besleyeceğim seni, al bu mektubu bana götür.

Bazen insana ne oluyor biliyor musun? Sevdikçe kendini unutuyor, güzel huyları var ya mesela onlardan vazgeçiyor farkında olmadan, sonra sevdiği gidiyor da huylarına kavuşuyor geri. Farkında. Bu yüzden pek severim ayrılıkları. Senin benden farkın, benimdir.

İnsanlık tarihi kelimelerle yazılıyor. Firavun bir seçim yapmak zorunda kaldı. Ya sözcükler, ya kendisi tadacak ölümsüzlüğü. Ptolemaios yukarılara bakıyor, yukarılar zamanın sonsuzluğu. Yukarılar o gün ve bugün aynı. Biliyor ki herkes yaşayacak bugünü. Biliyor ki herkese bir dün, bir yarın. Ptolemaios diyor ki: “İnsanlar, sözcüklerle bir olup yeni bir tür yaratacaklar. Seçimi o gün yapacağım.”

(Kütüphane yanar.)

Ben yine bir yerlerden yukarılara bakıyorum, yukarılar umut.

Yeni tür: bir sudur.

Yangın sönüyor, bir daha yanmak üzere.

Firavun yaşıyor, hâlâ.

Henüz seçim yapmadı.

Kelimeye Dönüş Deneme
Okuyucu Derecelendirme1 Oy

Custom Sidebar

You can set categories/tags/taxonomies to use the global sidebar, a specific existing sidebar or create a brand new one.

Top Reviews