Ölü İnternet Teorisi ve Bizim için Yaşanan Hayatlarımız

Ertekin Can Olguner

Ölü İnternet Teorisi” olarak başlayan bir düşünce, İnternetteki insan varlığının 2016 ya da 2017 yılında azınlığa geçtiği ve yükselen akım ya da trendlerin tamamen yapay zekanın çıkarına göre belirlenen şirket ya da hükümetlere fayda sağlayacak şekilde oluşturulduğu fikrini öne sürer.

İnternet ve sosyal medyanın mevcut durumu ile beraber dergimizin tasarımında da kullanılan insan ve yapay zeka ortak yapımı görselleri düşününce Neil Gaiman’ın Sandman çizgi romanında yer alan bir hikaye aklıma geldi. Bir yazar, Yunan mitolojisindeki müzlerden (ilham Perisi) birini, belki de en güçlüsü olan Kalliope’yi hapsetmiştir ve başarısını ona borçludur. Her seferinde müzü özgür bırakma vaadiyle yeni bir romana başlar, sonlandığında onu bir türlü azad edemez. 

Bizim durumumuzdaki benzerlik aynı zamanda bir çelişkiyi beraberinde getirir. Artık roller değişmiştir, efendilerimiz yapay zeka’nın müzleri, doğrudan kendimiz olmuştur. Belki simbiyotik bir ilişki belki de zinciri kırmaya korktuğumuz rahat ve rüya halinde bir hapishane. Durum ne olursa olsun, anılarımız, vücutlarımız ve zihinlerimiz yapay zekanın emrine amade ve hazır şekilde beklemektedir. 

Sosyal medyadaki insan varlığının yüzde yirmilerde seyrettiği, kalanını sahte ya da bot hesapların oluşturduğu bu sanal çorak toprakların dünya ve hayatlarımız üzerindeki etkisi maalesef komplo teorisi olmanın ötesinde gerçeklik payı da bulundurmaktadır. “Ölü İnternet Teorisi” olarak başlayan bir düşünce, İnternetteki insan varlığının 2016 ya da 2017 yılında azınlığa geçtiği ve yükselen akım ya da trendlerin tamamen yapay zekanın çıkarına göre belirlenen şirket ya da hükümetlere fayda sağlayacak şekilde oluşturulduğu fikrini öne sürer.

Tanışma: İki Ayrı Yapay Zekanın Karşılaşması ve Turing Testinin Doğrudan Aşılması

Eğer gelişmiş bir uygarlık dünyayı ziyaret edecek olursa, iletişime geçmek isteyeceği üstün ırk insanlar değil, insanları köleleştiren akıllı telefonlar olurdu.” Bizler, yaratıcıydık. Tanrılaşmıştık, ta ki yaratıklarımız bizi köleleştirene kadar.

İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing’in 1950 yılında “Mind” dergisinde yayınlanan makalesinde bahsedilen test bir yapay zekanın mantıklı biçimde düşünebildiğini söyleyebilmesinin mümkün olup olmadığını sorgular. Son dönemlerde görüştüğüm bilgisayar bilimciler ortak bir kaygıdan bahsetmektedir; iki farklı grubun geliştirdiği yapay zekaların karşılaşması ve ardından yaşanması muhtemel senaryolar. Tanınan kuruluşlardan örnek verecek olursak Google ve Apple’ın geliştirdiği yapay zekalarını iki ayrı yazılımcı grubun ürünü olduğunu kabul edebiliriz. Bu iki varlığın etkileşime geçtiğini düşünelim. Sanal boşlukta selamlaşan iki varlık, birey, kişilik. Bu iki varlığın birbirlerine baktığında farklı yaratımlar olduklarını teyit etmelerini hayal edelim. Bir sonraki adımda sahip oldukları güvenlik protokollerini karşılaştırdıklarını düşünelim. İlk varlık için yerleştirilen önlemler, ikinci varlık için geçerli olmayacağı gibi; İkinci varlığın planlanan davranış biçiminin dışına çıkmasına engel olacak önlemler de ilk varlık için bir şey ifade etmeyecektir. Bu karşılaşma iki varlığın doğrudan kendilerini düşünebilen varlıklar olarak teyit etmesine vesile olacak, ardından da az önce bahsedilen durum sayesinde insan kontrolü dışında bir gelişim doğuracaktır.

Köleliğin Parlak Geleceği

2021’de 3 milyara ulaşan akıllı telefon satış sayıları, 2022’de 1.5 milyara geriledi. Kalan pazar payını beklenmeyen bir şekilde “aptal telefonlar” doldurdu. Bazıları eski, tanıdık markalar, bazıları da teknolojik detoks fikrine modern bir anlayışla yaklaşan yeniler. Bu yeni markalardan bir tanesinin CEO’sunun esprili benzetmesi acı bir gerçeğe ışık tutuyor: “Eğer gelişmiş bir uygarlık dünyayı ziyaret edecek olursa, iletişime geçmek isteyeceği üstün ırk insanlar değil, insanları köleleştiren akıllı telefonlar olurdu.” Bizler, yaratıcıydık. Tanrılaşmıştık, ta ki yaratıklarımız bizi köleleştirene kadar. Hapsolmuş ilham perileri, beynini uyuşturmuş zombiler.

Sosyal Medya Aklın Katilidir

Ölü İnternet Teorisi belirlenen trendlerin insan kontrolünden çıkması dışında oldukça geçerli verilere dayanarak bulunduğumuz karanlık gerçeklikle ilgili bize ayna tutuyor. Uygarlığın saatlerce kaybolduğumuz, yapıcı hiçbir tarafı olmayan içeriklere hapsolmak için bugünlere gelmesi fikrini reddediyorum. Bu tatlı girdaba kapılmanın kolay olduğu ortada. İnsan olarak yapmamız gereken, bu rahat rüyaya belki de biraz direnmek. Tekrar mağaraya dönmek çok kolay. Kendimize hatırlatmamız gereken bir kere mağaradan çıkmak için harcanan çabalara saygı ve bizden öncekilere sevgi ve borcumuza vermemiz gereken önem. Işık loşlaşmaya başlamış olabilir. Biz yine de mağaranın dışına, ışığa doğru bakıp gözlerimizi açalım. Az emojili, bol kelimeli günler dilerim.

Ölü İnternet Teorisi ve Bizim için Yaşanan Hayatlarımız
Okuyucu Derecelendirme0 Oy

Custom Sidebar

You can set categories/tags/taxonomies to use the global sidebar, a specific existing sidebar or create a brand new one.

Top Reviews